Bugün sizi biraz geçmişe; 1504 yılına, biraz da uzaklara; Floransa’ya götüreceğim.
Genç Michelangelo, İncil’in kahramanlarından Davut’u konu alan yeni heykelinin örtüsünü kaldırdığında heyecanlıydı. Yerel sanatçılar ise şikayetçi: Sağ el birazcık büyük, boyun bir miktar uzun, sol diz kocamandı ve sol kalçayla ilgili doğru olmayan bir şey vardı sanki.
Floransa Cumhuriyeti lideri Piero Soderini, Michelangelo’ya Davut’un burnunun fazla büyük olduğunu aktardı. Sanatçı başıyla onayladı ve elinde sakladığı mermer tozuyla merdiveninden tekrar yukarı çıktı. Ardından sorun yaratan burnu yontar gibi gözükse de, aslında tek yaptığı elindeki mermer tozunu yere serpmekti. Soderini değiştirilmemiş burnu inceledi ve çok daha başarılı ve gerçekçi olduğunu ifade etti.
Karşıtçıların itirazlarına rağmen, 29 yaşındaki Michelangelo bir şaheser yarattığını biliyordu. Gerçekten de aradan geçen beş yüz yıla rağmen, bu heykel dünyadaki en tanınmış sanat eserlerinden biri olmaya devam ediyor. Ancak heykeltıraş, Rönesans sanatçıları için az rastlanacak bir durum olsa da, büyük başarısını anatomi bilgisine veya keski maharetine dayandırmadı. Hayır, Michelangelo benzersiz dehasının, diğerlerinin yalnızca elden düşme, hor kullanılmış bir taş parçası gördüğü yerde fark edebildiği olasılıklarda yattığına inandı. “Her mermer bloğunda, adeta karşımda duruyormuşçasına aşikar bir heykel görürüm. Tek yapmam gereken, onu hapseden kaba duvarları yontmaktır,” dedi.
Her birimiz benzersiz bir motivator karışımına sahibiz
Bu hikayede iş dünyası için çıkarılacak bir ders var. Eğer işimize mutlulukla bağlı olmak ve potansiyelimizi tam olarak performansımıza yansıtmak istiyorsak, içimize dönmeli ve bizi gerçekten motive edenin ne olduğunu anlamalıyız. Başkalarının bizim ne yapmamız gerektiğini düşündüğüne bel bağlayamaz veya para, prestij ya da güç peşinde koşmak gibi yerleşik kavramların esiri olamayız.
Her birimiz benzersiz birer motivatör karışımına sahibiz. Bunlar da kendimiz için doğru olan iş hayatını şekillendirmekte bize rehberlik etmesi gereken itici güçlerden oluşuyor.
Çok fazla insan, kafa karışıklığı içerisinde iş yerinde kendilerini neyin daha mutlu ve başarılı yapacağını arayıp duruyor. Çok fazla ehil, zeki insan olabilecekleri kadar üretken ve motive olmadıklarını biliyor; hatta kimi, işlerinin kendi itici güçlerinin tam da tersini yansıtan yönlerinden dolayı demotive halde çalışıyor. Bu ne bireyler, ne de onların yöneticileri veya kurumları için iyi bir şey değil elbette...
Etrafımızdaki eleştirmenleri susturmak için…
Şimdi aynayı kendinize çevirin ve şu sorular üzerinde düşünün:
- İşyerinde geçirdiğiniz çoğu gün içerisinde sizi gerçekten motive eden şeyi mi yapıyorsunuz?
- Biraz daha geriye gidelim, bugüne kadar işinizde size ateşleyenin ne olduğunu düşünmeye zaman ayırdınız mı; sizin için en önemli olan ne?
- İşinizde heyecanlı ve enerjik olduğunuz, işe gitmek için heyecanla uyandığınız günlerde tam olarak yaptığınız nedir?
Ancak bu benzersiz itici güçleri belirlediğimizde, bizi engelleyen unsurları ortadan kaldırmaya başlayabilir ve tam potansiyelimizi, en iyi fikirlerimizi ve üretim gücümüzü ortaya çıkarabiliriz. Ancak o zaman, etrafımızdaki eleştirmenleri susturabiliriz. Buradaki mesele, her gün yaptığınız işi, sizi motive eden şeylerle uyumlu hale getirmektir.
Alper Toper - HRthinksMe Danışmanlık Kurucusu
İş Şekillendirme Eğitimi hakkında bilgi almak için: https://hrthinks.me/beni-ne-motive-eder-video-egitimler