Baştan anlaşalım: Para kesinlikle önemli ve çalışanlara uygun maaşları, ücret paketlerini sunmak son derece kritik. Tersini savunmuyorum. Ancak itiraz ettiğim bir nokta var, o da bu yazının konusu: Pek çok yönetici, takımına gösterdiği değeri ifade etmenin en anlamlı ve gerçek yolunun, çalışanların cüzdanını primle doldurmaktan geçtiğine inanıyor. Ama unutmayalım ki kimi zaman çalışanlar; rekabet baskıları, mevzuattan kaynaklanan konular veya ürün hataları gibi kendilerinin performansıyla ilgili olmayan, tamamen iş dünyası ile ilgili olup yılı mahveden sıkıntılar yüzünden finansal ödüllerden mahrum kalıyor.
İşte tam da bu noktada, “değer bilme” kavramının gücüne değinmek gerekiyor. Ama tekrar ediyorum; değer vermenin, uygun maaş ödemesi yerine geçebileceğini savunmuyorum. Düşünceli ve zamanında verilen bir teşekkür kartı, hiç kimsenin araba ya da ev kredisinin aylık taksitini ödemez. Söylemeye çalıştığım şu: Sadece parasal ödülleri kullanmak, uzun süreli motivasyon yaratmıyor. Nakit ve nakde eşdeğer primler üzerine yapılan araştırmalar, primlerin güçlü motivatörler olduğunu düşünen yöneticileri şaşırtıyor. Şirketlerinden gelen beklenmedik bir ödülü nasıl değerlendirdiklerini çalışanlara sorduğumuzda, ilk verdikleri yanıt “faturaları ödeyerek”, ikincisi ise “hatırlamıyorum” oluyor. Araştırmalara göre; yalnızca parasal ödüllerin verilmesinin, motivasyon ve buna bağlı olarak performans üzerinde sınırlı etkisi bulunuyor, özellikle de çalışanın gelir seviyesi tatmin edici ise...
Türkiye temsilciliğini üstlendiğimiz ve dünyada yetmiş beş binin üzerinde çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Motivatör Değerlendirmesi* verileri, “para”nın, en yaygın yirmi üç motivatör arasında en sonda olduğunu gösteriyor. Değerlendirme 20 – 60’lı yaş grubu arasında olanlara ait. Sadece katılımcıların yüzde 10’u, parayı yirmi üç motivatör arasında ilk yediye koyuyor. İnsanların çoğu için maaş, bizim deyişimizle bir “eşik konusu”. Diğer bir ifadeyle, maaş belirli bir eşiği geçip, çalışanın faturalarını ödeyecek seviyeye ulaştığında, o kişiyi motive eden maaşı değil, başka faktörler oluyor artık.
Parasal ödüllerin, değer göstermek için kullanılmasında diğer bir sorun, bazı hedeflerin rakamlarla açıklanamaz olduğudur. Örneğin, zorlayıcı bir projenin tamamlanması için ödül olarak para koymak, bir çalışanın kafasını karıştırabilir, hatta bu proje için çok zaman ve çaba harcamışsa veya bu projenin, şirketin başarısına, kendisine bir sonraki maaşıyla yatacak olan bir miktar paradan daha fazla etkisi olacağına inanıyorsa, çalışanı demotive de edebilir.
Tüm bu anlattıklarım ışığında son söz: Tabii ki ücretlendirme ve prim sisteminin, performansa bağlı olmaması gerektiğini önermiyoruz. İyi tasarlanan bu tür programların tüm iş gücü üzerinde tatmin edici bir etkisi olacaktır. Ancak, bütün ödüllendirme sistemi, rakamlara bağlı kaldığında ve bütün ödüller nakit olarak verildiğinde, şirket ve çalışanlar yollarını kaybeder.
Şimdi bu konu üzerinde biraz düşünmeniz için satırlarımı burada sonlandırıyorum. Konuyla ilgili yorum ve düşüncelerinizi duymaktan da mutluluk duyarım.
* Motivatör Değerlendirmesi ile ilgili ayrıntılı bilgi için www.hrthinks.me adresini ziyaret edebilirsiniz.